Değerler Eğitimi ve Satranç Eğitmi
Değerler Eğitimi ve Satranç Eğitmi

Değerler Eğitimi ve Satranç Eğitmi (OM2481)

Fiyat : ₺88,81

günlük yaşamda karşılaşacakları sorunların çözümünde, akla


Satranç oynamak sadece yarışmalarda başarılı olabilmek için

değil gerçek hayatımızda da etkili olacaktır. Hamlelerin sırayla

ve sabırla yapılması, beklemeyi, dinlemeyi ve kestirimlerde

bulunmayı, umutsuzluğa kapılmamayı, yenilgiye tahammülü ve

rakibi takdir etmeyi öğretir. Blaise Pascal'ın dediği gibi, "Satranç

tahtası insan zihninin jimnastik salonudur.” Mikhail Botvinnik

gibi ünlü satranççılar da satrancın analiz sanatı olduğunu hep

vurgulamışlardır. Ancak biz satrancın ilişkisel yanını da ön plana

çıkarmayı uygun gördük. Ünlü bir satranççı olan Paul Keres,

"Yaşım arttıkça Piyonlara daha çok değer vermeye başladım.”

demiştir. Çünkü bir piyonu boş yere kaybetmek bazen oyunu

kaybetmeye neden olur. Satranç insansız araçlarla, uzaydan

uydular aracılığı ile yönlendirilen yok etmeye yönelik bir savaş

"oyunu” değildir. Akıl ve sezgiyi birleştiren, transfer edilebilen

beceriler yumağıdır.

Satrançta orta ya da ileri düzeye ulaşan bir oyuncu artık bir

bakışta tahtada olması muhtemel durumları kestirebilmektedir.

Oyun bu yanıyla çocukların görsel bellek gücünü, şekil-uzay

algısını olumlu etkilemektedir. Bir düzeye kadar çalışma ve ezber,

öğrenme ve akıl yürütmeyi kapsayan oyun bir düzeyden

sonra hesap kitap işlerinin dışına çıkar ve kestirilmedik yollar ve

olanaklar sunar. Oyuncu aklı, sezgileri ve özgüvenini bir arada

kullanır.

Garry Kasparov'un, "Satrancın ne kadar eğitici olduğunu

görmediler. Oysaki amaç sadece şampiyonluk değil. Çocuklar

bu oyundan bir takım şeyler öğrenecek. Bu da genel yaşamlarında

önemli rol oynayacak. Davranışlarını, tutumlarını değiştirecek,

güven ve sorumluluk duygusu verecek. Bu fikri dünyanın

her yerinde yaymaya çalışıyorum.” derken vurguladığı tam da

 

 
Okul öncesi dönem çocukları için satranç eğitimi ve etkinlikleri

üzerine bir kitabın eksikliğini aileler ve eğitimciler uzunca

süredir dile getirmekteydi. Bu güdülenmeyle, satrancı sadece

kurallı, bilişsel gelişime katkı sunan bir strateji oyunu olarak

değil, insanlar arası ilişki süreçlerini kapsayan bir zeminde sunduk.

Bu çalışma satrancın tarihselliğini ilişkisel dinamiklerle sunmuştur.

Satrançta yer alan taşların oyunda nasıl yer aldığını,

kurallarının nasıl oluştuğunu masal ve etkinliklerle anlattık. Bu

kurgu çocukların imgeleştirme süreçlerine katkı sunacaktır. Aynı

zamanda çeşitli duygu durumları da bu kurguya dâhil edilmiştir.

Çünkü satranç hayatın müthiş şekilde tahtada sembolleştirmiş

halidir.

Bütün oyunların toplamı olan satrancın sadece rekabet ve

savaş oyunu olmadığını vurguladık. Elbette oyunda amaç kazanmaktır.

Ancak çok yanlış olarak ailelerin ve eğitimcilerin

sadece kazanmaya odaklanması oyunun doğasını ve büyüsünü

bozmaktadır. Satrançta gelişmenin biricik yolu sadece kazanmak

değil oyunu sevmektir. Bilinmektedir ki çoğu zaman kaybetmek

kazanmaktan daha öğreticidir. Satrançta en zayıf taş olan

piyonun vezire çıkması, güçlü tarafın bir anda maçı kaybetmesi

gibi hayatın sunduğu eşitlik ve eşitsizlikler vardır ve gelişmiş

bilgisayarlar insana ait hataları yapamadıkları için kaybederler.

Ünlü satranç oyuncusu Savielly Tartakower, "Her hatada

doğru bir yan vardır.” diyor. Belki de bu söz satrançla birlikte

anılması gereken bir sözdür.

Bu kitap ile satrancın doğuşuna ve amacına uygun bir anlatımla,

çocukların bilişsel ve duygusal gelişimine katkı sunmayı

hedefledik. Özellikle kitapta yer alan hikâyede çocukların


 


çocuklara kattığı karakter özellikleridir.
 
 

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR